Tilkiburnu, Kırklareli il merkezin güneyinde, Ergene Nehri’nin kolarından biri olan Şeytandere’nin sol kıyısında Yancıklar köyü yakınlarında yer almaktadır. 1980 yılında Trakya Yüzey Araştırmaları sırasında tespit edilen yerleşimin, 1981 yılında kum çekmek ve korugan yapmak amacıyla tahrip edildiği gözlenmiş ve bunun üzerine küçük ölçekli bir kazı çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmalar sonucunda yerleşmede Son Kalkolitik-İlk Tunç Çağı geçiş evresi ile İlk Tunç Çağı ve İlk Demir Çağı’na tarihlenen tabakaların olduğu saptanmıştır.
Höyüğün ortasına boydan boya açılan yarma ve kesitte çok sayıda taban ve çukurun olduğu görülmüş, tarihlendirme ve değerlendirlmeler daha çok bu kesite bağlı olarak yapılmıştır. Çukurlar içinde bulunan tümlenebilir kaplar, Balkanlar’da yakın zamana kadar oldukça tartışmalı ve karanlık bir dönem olarak tanımlanan MÖ 4. binyıl sonu, 3. binyıl başını yansıtan özellikler göetermektedir. Anadolu’da Son Kalkolitik-İlk Tunç Geçiş Dönemi olarak bilinen bu evre, Balkanlar’da Gumelnitsa olarak anılan bir sürece karşılık gelmektedir.
Mimarisi ve diğer özellikleri hakkında bilgi sahibi olmadığımız Tilkiburnu yerleşimdeki kap biçimleri çeşitlidir; çanak çömlek topluluğu içinde en yoğun grubu koyu renk açkılı yüzeyli dışa dönük ağızlı derin çanaklar oluşturmaktadır. İlk Tunç Çağı’nda Kumtepe Ib ve Troya I evresinde de sıklıkla rastlanan bu kaplar; genelde yalın yüzeylidir ancak oluk ve derin çizi-kazı bezeklerle bezenmiş örneklerle de karşılaşılmıştır. Ayrıca kırmızı boya ve tırnak baskı bezemenin olduğu parçalara da rastlanmıştır. Genellikle kabın boyun kısmına birbirine paralel yatay çizgiler halinde uygulanan çizi-kazı bezeme, başta Vinča olmak üzere Balcuta, Sava ve Ezero yerleşmeleri için de karekteristiktir. Tilkiburnu çanak çömleği biçim olarak Karanovo VI-Gumelnitsa özellikleri göstermektedir, ancak bu dönemde Balkanlar için tipik olan açkı bezemenin burada bulunmayışı, yerleşimin yalnızca Balkanlar’la ilişkili olmadığını, Anadolu ve Balkan özelliklerinin kaynaştığı Doğu Trakya’ya özgü yerel bir oluşumu temsil ettiğini düşündürmektedir.